“Kuzey Irak Sürprizi ve Muro” başlıklı yazıdan sonra okuyucudan ilginç yorumlar geldi. Kandil Dağı’na yapılan hava operasyonları ve terör örgütünün elebaşlarının isim zikredilerek kaçtığı, hatta Ermenistan’a sığındığı haberleri bir taraftan heyecan yaratırken diğer taraftan fazla dikkate alındığı için eleştiriliyor.
Murat Karayılan’ın öldürülmüş olabileceğine dair haber bu teröristin televizyon açıklaması ile örgüte propaganda üstünlüğü verdi. Cemil Bayık için söylenenlerin aynı şekilde olma ihtimali can sıkıyor tabii. Ama bu Ermenistan işi kafama takıldı. 17 Şubat’ta bu ülkede yapılan seçimlerde bigâne kalanlar şu günlerde Kafkasların çıbanı ile ilgilenir olmuşlar. Terör örgütünün burada üs kurduğu, lojistik destek aldığına yönelik istihbaratlar henüz teyid edilmiş değil. Ama yıllarca Suriye de bebek katilinin kendi sınırlarında olmadığını söylemiş ancak sopanın ucunu hissedince uçağa bindirip yollamıştı.
Hal böyle iken Ermenistan ile ilgili sürpriz bir gelişme beklenemez mi?
Örneğin, Saddam döneminde Irak’ın kuzeyindeki terör üslerine sınırötesi harekât yapabilme hakkını gerek uluslar arası anlaşmalarla gerekse iki ülke arasında imzalanmasıyla elde etmiştik. Nitekim defalarca sınır ötesi operasyon yaptığımız gibi şimdi hava harekâtlarına devam ediyoruz. Bunun karşılığında nelerin verildiğine gelince. Silopi ve Habur sınır kapısındaki rezaletler ortada. Dolayısıyla Ermenistan ile Türkiye arasındaki bazı kapıların açılması sürpriz gelişme sayılmaz mı? İnsanın içinden “Kork bizden Ermenistan!” diyesi geliyor ama bu ihtimalde bile müzakere masasına oturacakların kimliği önemli. “Kazan-kazan” adına masada sürekli başka tavizlerin verilmeyeceğini kim garanti edebilir? Ali Babacan’ın Dışişleri Bakanlığı’ndaki etkinliğimiz ortada. Maazallah Başbakanlığında başımıza neler gelebileceğini tahayyül dahi etmek istemiyorum. Gül’ün prensi Babacan’ın Başbakanlığında bakalım Gül Köşk’te olabilecek mi?
Gelelim “Muro”ya...
Anadolu sokaklarında Kurtlar Vadisi saatinde in cin top oynuyor. Psikolojik harekâtın her türlüsünün bilinç altlarına yerleştirildiğini düşündüğüm bu dizideki “Muro” tiplemesi müthiş ilgi görüyor. Söylentilere göre “Muro’nun kulüpleri” oluşmaya başlamış. Terör örgütünün yöneticileri arasında olan Muro ile ilgili oluşturulan sempatinin halkın gözünde affedilişi ister istemez PKK ile ilgili muhtemel genel affın zemininin hazırlanışını akıllara getirdiğini yazınca bazıları çok kızmış. “Başka işiniz yok mu?” diyenlerin yanında “Madem öyle, siz de daha iyisini çekin” teklifinde bulunanlar var. Doğru söze Hacı emmim ne desin!..
Dünyanın en önemli psikolojik harp aracı olan sinema ve televizyon konusu kendi adıma benim boyumu aşıyor. Bize bu konuda bırakın yol açmayı, iyi niyetli amatör girişimlerimiz de engellenir. Küresel şirketlerden, Soros türü vakıflardan nemalananlara verilir bu görev. Bedelini alanlar da vazifelerini itina ile yerine getirir.
“Muro”nun etrafında şekillenenlerin önümüzdeki günlerde nerelere sevkedilebileceğine dair düşünceyi yeniden gözden geçirelim mi?
Terör örgütü içindeki dağılma sürecini hızlandırmak ve kandırılmış vatan evlatlarını topluma kazandırmak için “genel olmasa bile geniş kapsamlı af” gelse kıyamet mi kopar?
İşte bu düşüncenin sahipleri yıllar önce “düz ova”yı gündeme getirmedi mi? “İnin dağdan, Meclis’te siyaset yapın” çağrısında bulunmadı mı?
Hal böyle iken bu sütunlardan canhıraş haykırmalarımızı kimler duyacak? Dünyanın hiçbir ordusunun tam 25 yıldır veremeyeceği mücadeleyi istatistikleri alt üst ederek başarı ile sürdüren askerimizin gazileri, şehitleri ve emekleri boşa mı gidecek?
Canım yine çok sıkılıyor a dostlar; okyanus ötesinden biçilen gömleğin ortalama Türk insanına dar geleceğini bile bile giydirilmeye çalışılması kanıma dokunuyor.
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Türk Hristiyanlardan Kurtlar Vadisi’ne övgü
Kurtlar Vadisi dizisine savaş açan, hatta dizinin yayından kaldırılması için Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunan Hristiyan Türkler, şimdi Memati’ye ‘teşekkür plaketi’ vermeye hazırlanıyor
Hristiyanlar hakkında olumsuz mesaj verildiği ve yanlış-eksik bilgilendirmeyle Türkiye’de yaşayan Hristiyanları hedef gösterdiği gerekçesiyle bir süre önce Kurtlar Vadisi dizisinin yayından kaldırılması için girişimlerde bulunan, hatta bunun için Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunan Protestan Baptist Kiliseleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilcisi Papaz Ertan Çevik, fikir değiştirdi. Çevik, aynı diziyi bu kez öve öve bitiremedi.
Memati’ye özel ilgi
Çevik’in fikir değişikliğinin nedeni ise, dizinin son birkaç bölümünde uyuşturucu kullanımının sonuçları ve uyuşturucu ile mücadelenin zorluklarının Memati karakteri aracılığıyla çok iyi biçimde aktarılması. Diziyi kendisinin de dikkatle izlediğini belirten ve son bölümleri çok beğendiğini anlatan Pasteur Çevik, “Zorla veya kandırılarak uyuşturucuya alıştırılan gençlerin bu beladan ne kadar iradeli de olsalar, zor kurtulacaklarını gösterdiği için Memati rolündeki sanatçımıza teşekkür ediyorum. Özellikle hastanede çekilen bölümler kişisel olarak beni de çok çok etkiledi. Gençlerin bu kadar yoğun izledikleri bu dizinin etkisinin, onlarca uyuşturucu ile mücadele programından daha büyük olduğuna eminim. Çok çok güzel olmuş. Memati ve dizinin senaristlerini kutluyorum” dedi.
Mektup var
Diziyle verilmek istenen mesajların, gençler üzerinde uyuşturucu ile mücadele eden derneklerin çeşitli etkinlikleri ve konuyla ilgili yazılı ve görüntülü basın-yayın organlarındaki tüm haberlerden çok daha etkili olduğuna inandığını dile getiren Pasteur Çevik, şöyle konuştu: “Bir çok dernek var, onlarca program var. Ama gençler tarafından bu kadar çok sevilen dizinin etkisi hepsinden fazla. Üstelik uyuşturucuya alışan bir insanın bundan ne kadar zor kurtulabildiği ve ne durumlara düştüğünü bir iki bölümle bitirmeyip sürdürmeleri de çok güzel. Uyuşturucunun sonuçları ve zararlarını halkımıza ve gençlerimize anlatan bu dizinin ekibine teşekkürü bir borç biliriz. Biz, her zaman ülkemizin yararına olan tüm girişimleri ve etkinlikleri destekliyoruz ve destekleyeceğiz. Konuyla ilgili sivil toplum örgütleriyle de görüşüp film ekibine mektup yazdık, göndereceğiz. Ayrıca Memati’ye plaket de vermek istiyoruz.”
Vatanımız tek
“Biz ülkemizi seven insanlarız. İnancımız farklı olabilir ama biz de Türk’üz. Dinimiz farklı olsa da tek vatanımız var. Ve bu vatan, ister Hristiyan ister Müslüman ister başka inançtan olsun hepimizin vatanı. Biz her Pazar ayinimizde bile ülkemizin birliği, dirliği için dualar ediyor, vaazlar veriyoruz. İnancımız bizi ayırmamalı ve ayrıştırmamalı diye düşünüyoruz. Hepimiz bu ülkenin bağrından çıkan evlatlarıyız” diyen Pasteur Çevik, Kurtlar Vadisi’nin daha önceki bölümlerinde Hristiyanlığı seçen Türklerin ‘kötü/ülkesine ihanet eden-ülkesini sevmeyen’ insanlar olarak gösterilmelerine çok üzüldükleri için yayından kaldırılmasını istediklerini söyledi.
Paranoyak bir senaryo demişti
Pasteur Çevik, kiliselere ve papazlara yönelik saldırıların ardından kendisiyle gerçekleştirdiğimiz özel röportajda, Kurtlar Vadisi hakkında zehir zemberek açıklamalar yapmış. Dizinin biran önce yayından kaldırılmasını istemiş ve “Biz Protestan Kiliseleri Derneği olarak 3 ayda bir İstanbul’da toplanıp sorunlarımızı tartışırız. En son toplantımızda da Kurtlar Vadisi’ni tartıştık. Bu dizi hayal ürünü olan şeyleri gerçekmiş gibi gösteriyor. Paranoyak bir senaryo bu… Gençlerin çok etkilendiği bu diziyle Hristiyanlar, kilise ve papazlar hedef gösteriliyor. Kamuoyu yanlış yönlendiriliyor. Dizinin durdurulması için İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na başvurduk” demişti.